Yaşlanma beden yapısı ve işlevlerinde süregelen değişikliklerin sonucudur. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 65 yaş ve üzeri bireyleri “yaşlı” olarak tanımlamaktadır. Yaşlılığın seyrine ve vücut fonksiyonlarında oluşan değişikliklere göre yaşlılık dönemleri; 65-74 yaş arası “geç yetişkinlik”, 75-84 yaş arası “yaşlılık” ve 85 yaş ve üzeri de “ileri yaşlılık” dönemi olarak sınıflandırılmaktadır.

 

Insan yaşamı için oksijen şarttır. Moleküler raktif oksijen türleri(ROS) dedğimiz serbest radikaller vardır. Bunlar yaşlanmamıza neden olan moleküllerdir.insan vücudu bu moleküllere antioksidan savunma sistemleriyle karşılık verir. Antioksidan enzim sentezi üretimi kesintiz devam eder. Antioksidan savunmayı güçlendirmede A , E ,C vitaminleri ile karotenoidler , flavonoid içeren farklı renkteki sebzeler ve meyveler büyük önem taşır.

 

Yaşlılıkta fizyolojik ve metabolik değişiklikler

 

Yaşlılıkla beraber büyüme hormonun salınımı azalır. Bunun sonucu kast kütlesi azalırken yağ kütlesi artar. Östrojen hormonun sonlanmasıyla kemiklerden kalsiyum çekilme hızlanır.Bzal metebolizma hızı düşür hücerinin ölümü sonucunda aktif olan yağsız doku kütlesi azalır. Dişlerin kaybı tat duyularındaki değişmeler yanlızlık , korku gibi piskolojik stresler besin alımını azaltabilir. Bağışlık sistemi azalır. Kötü huylu kolestrol artıp iyi huylu kolestrolde azalma görülür.

 

1-) Uzun süreli açlıklar, sigara ,alkol, tuz, gereksiz ilaç kullanımlarından sakınmak.

 

2-) Antioksidanlardan zengin öğün aralıkları düzgün olacak şekilde beslenmek.

 

3-) Uyku egzersiz,dinlenme alışkanlıklarını dengeli şekilde yapmak.

 

Yaşlılıkta Besin Gereksinimleri 

 

Yaşlılıların beslenmesinde dikkat edilmesi gerekenler şunlardır.

Besin çeşitliliğini sağlamada her öğünde, bu dört besin grubundaki besinler birlikte yaşlı bireylerin gereksinmesine uygun miktarlarda tüketilmelidir. Yine farklı öğünlerde, aynı besin grubundan farklı besinler seçilerek çeşitlilik sağlanmalıdır. Örneğin bir öğünde sebze grubundan yeşil yapraklılar seçilirse, diğer öğünde sarı-kırmızı sebzelerden seçim yapılmalıdır. Bir öğünde kırmızı et tüketildiğinde diğer öğünde tavuk veya kuru baklagiller tercih edilmelidir. Aynı öğünde kuru baklagiller, tahıllar ile birlikte tüketildiğinde eksik amino asitler dengeleneceğinden protein kalitesi artar. Yine bitkisel kaynaklı demirin emilimini arttırmak için kuru baklagil yemeklerinin yanında yeşil biber, maydanoz, domates, taze sıkılmış meyve suyu gibi C vitamini kaynağının tüketilmesi demirin emilimini 2-3 kat arttıracaktır.

Sisdirim sistemindeki güçlükleri engellemek için öğün miktarı azaltılarak öğün sayısını artırırız. Sıvı miktarını artırıp tuz miktarını azaltarak böbrekleri hafifletmiş oluruz. Çok yağlı yiyeceklerden çiğneme güçlü olan besinlerden uzak durulmalıdır.Sebze ve meyveye ağırlık verilmelidir. Pişirme, birçok sebzenin aromasını arttırır ve sindirimini kolaylaştırır. Çiğneme ve yutma güçlüğü olan yaşlılar genelde tüm sebze ve meyveleri pişirerek tüketme yolunu tercih edebilirler. Ancak, aşırı pişirilmiş sebzelerde besin ögelerinde kayıplar oluşur. Sebzelerin besleyici değerini kaybetmemeleri için yağda kızartma yerine kendi suyunda pişirme yöntemi tercih edilmeli ve pişirme suları dökülmemelidir. Aksi takdirde suda eriyen vitaminlerde önemli

kayıplar oluşmaktadır. Günde 400 gramın üzerinde sebze ve meyve tüketilmelidir.

Şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir.

Omega 3 yağ asitlerinden zengin balık tüketimi çoğu yaşlılar için imkansıdır. Bu nedenle günlük ek olarak bir gram balık tağı almaları önerilir.

Güneşten düzenli yararlanamayan yaşlılar 600 IU D vitamini almaları önerilebilir. Depresif belirtiler görülen yaşlılara ek olarak B 6 B 12 verilmeliri önerilmektedir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın