AÇLIK SENDROMU

Dünya sağlık örgütü ( WHO) ortalama bir erkek için günde 2100 kalorinin ve ortalama bir kadın için de günde 1800 kalorinin altında beslenmeyi açlık diyeti olarak sınıflandırıyor.

Artık herkes açlığı ve aşırı kilo kaybını övüyor. Her gün açlık sendromu içinde yaşıyoruz.

Günümüzde mankenler 40 yıl öncesine göre %25 daha zayıf. Bunu başarmak için çoğu yiyiyor, kusuyor, laksatif kullanıyor, sigara içiyor, diyet içecekler kullanıyor ve aşırı egzersizler yapıyor…

Bu davranış da dolaşım sisteminde- kanda- bulunan aşırı diyeti bırakıp aşırı yemeye sevketmekte görevli bir dizi molekülü harekete geçirir. Bu nedenle onlar da daha da çok yer, daha da çok kusar ve daha da çok egzersiz yapar. Bu bedenlerinin doğal kimyasal yapısına zıt çalışan çok çirkin bir döngü haline girer.

Bu moleküler silsilesi bedenin kendini açlıktan kurtarma yoludur. İnsanlar genetik olarak buna programlanmıştır. Biyolojik varlıklar olarak en temel parçalarımız bizi kendimizi aç bırakmaktan alıkoymak üzere programlanmıştır. Bu çok temel bir hayatta kalma mekanizmasıdır.

Bu mankenler kendi iyilikleri için bedenlerinden  daha çok yiyip kaybettikleri kiloyu geri alma emri alırlar. Bedenleri tehlikede olduğunu düşünür ve onlara kendilerini kurtarmak için yeme sinyalleri gönderir. Bu sinyalleri göz ardı etmek bedenlerinin zamanından önce yaşlanmasına neden olur. Bu iyi bir örüntü değildir.

Siz de bu tuzağa düşmüş olabilirsiniz. Eğer diyet yapmaya çalıştıysanız ve bedeninizin düzgün çalışması için gerekenden daha az kalori aldıysanız, kendi bedeninizde aynı moleküler silsileyi başlatmışsınızdır.

Sonuç olarak göz ardı etmesi çok zor açlık sinyalleri alırsınız. Kaybettiğiniz kiloyu geri alırsınız.

Çoğu durumda ilk verdiğiniz kilodan daha fazlasını alırsınız. Klasik kilo yo-yosu ile karşı karşıya kalırsınız. Ve açlık sendromuna hoşgeldiniz…